Dünya Osteoporoz Günü 20 Ekim
19 Ekim 2020

Dünya Osteoporoz Günü

20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü’nde Hisar Intercontinental Hospital Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Uzmanları 50 yaş üstü kadınların yarıdan fazlasının; 70 yaş üstü erkeklerin ise yarısına yakın bölümünün aktif yaşamını olumsuz yönde etkileyen Osteoporoz’dan korunmak için değiştirilebilir risk faktörlerinin nasıl ortadan kaldırılabileceğini konuştuk.

Osteoporoz oluştuktan sonra tedavi etmekten çok; osteoporoz gelişmesini önlemenin temel amaç olduğuna dikkat çeken uzmanlar ‘Bunun için de anne karnındayken başlayan ve ölüme kadar uzanan yaşamımız boyunca dikkat etmemiz gereken şeyler var. Osteoporoz gelişimine katkıda bulunan risk faktörlerini bilerek en aza indirgediğinizde başarılı olabilirsiniz.’ diye konuştu.

Değiştirilebilen risk faktörleri
Hareketsizlik: Fiziksel aktivitenin yetersiz olması osteoporoz için en önemli risk faktörüdür. Yatağa bağlı gençler için de bu durum geçerlidir. Bu hastalar birkaç ay içinde kemik kütlelerinin yaklaşık %30’unu kaybederler ve baştaki düzeye ulaşabilmeleri yıllar alabilir. Bilekteki kırık nedeniyle kolun 3 hafta hareketsiz kalması kemik yoğunluğunda %6’lık kayba yol açar. Bu nedenle hastalıklarda istirahat süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır.

Aşırı spor: Sürekli ve yorucu çalışmalar, aşırı diyet, vücut ağırlığının sıkı kontrolü, vücut yağında aşırı bir azalmaya ve kadınlarda östrojen düzeyinde düşmelere yol açarak kırık riskini artırabilir.

Aşırı zayıflık: Zayıf kadınlarda kırık riski yüksektir. Ağırlık artması kemiklerin güçlenmesine ve yağ hücreleri tarafından üretilen östrojen metabolitlerinin kemikleri osteoporozdan korumasına yol açar. Aşırı zayıflık osteoporoza neden olduğu gibi; aşırı kilo alma da omurlarda bozulma, diz ve ayak bileği eklemlerinde aşınma, kireçlenme gibi istenmeyen durumlara neden olabilir. Düşük vücut ağırlığına bağlı kemik yoğunluğunda azalma ve kırık riskinde artış, kadın ve erkekleri eşit düzeyde etkiler. İncelik düşkünlüğü nedeni ile milyonlarca kadın, kemikleri pahasına incelmeye ve ince kalmaya çalışmaktadır. Yalnızca düşük kalorili bir diyetle beslenme halinde, kemiklerin gelişimi ve korunması için gerekli besinlerin alınması mümkün değildir. Diyet yapıldığında vitamin ve mineral takviyesi ile düzenli egzersiz yapılarak kas ve kemikleri güçlendirmek gerekir.

Yaşam boyu düşük kalsiyum almak: Büyüme sırasında yiyeceklerle kalsiyum alımı yeterli düzeyde olmazsa iskelet yapımı doruk noktasına ulaşamaz. Yıllar boyunca kalsiyum alımı az olduğunda, parathormon salınımı kemikteki depolardan kalsiyumun alınmasını uyarır ve sonuçta osteoporoz gelişebilir. Çocukluk ve yetişme döneminde kalsiyum alımı ne kadar çok olursa doruk kemik kütlesi o kadar iyi olacağından kadın ve erkeklerde yaşlanma ile ortaya çıkacak kırık riski de az olur. Kalsiyum kaynaklarının başında süt ve süt ürünleri gelir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, genetiği ile oynanmamış soya fasulyesi, baklagiller, fındık, pekmez, tahin, küçük balıklar ile günlük kalsiyum ihtiyacı karşılanabilir.

Depresyon: Depresyonun kendisi osteoporoz nedeni değildir, ancak depresyona eşlik eden durumlar osteoporoza zemin hazırlayabilir. Depresyonda yüksek düzeylerde seyreden stres hormonları, kullanılan ilaçlar, iştahsızlık nedeni ile beslenmenin bozulması ve fiziksel aktivitenin azalması osteoporoz gelişiminde rol oynar.

Sigara: Sigara içimi osteoporoz riskini iki kat artırır. Yetişkinlik döneminde günde 1 paket sigara için kadınların menopozda kemik mineral yoğunlukları, sigara içmeyenlerden % 5-10 daha düşüktür. Sigara, yaşam boyu omurga kırığı oluşma riskini kadınlarda ve erkeklerde % 13-32 oranında artırır. Kalça kırığı oluşma riski ise % 30-40 oranında artar. Sigara kan kortizol düzeyini artırarak D vitamininin aktifleşmesini azaltır. Karaciğerde östrojen metabolizmasını etkileyerek yıkımını artırır. Vücutta kemik yapımı için gerekli olan C vitamini gibi bazı vitaminlerin eksikliğine yol açar. Sigaranın besinlerle alınan kalsiyumun kemik koruyucu etkisini azalttığı gösterilmiştir. Kemik yapıcı hücreleri (osteoblastlar) iş yapamaz duruma getirip, kemik kan dolaşımını da azalttığı bilinmektedir.

Alkol: Alkol, kalsiyumu düzenleyen hormonları etkileyerek kemik yapımını azaltır ve osteoporoza zemin hazırlar. Aşırı alkol tüketiminde kalsiyum emilimi azalarak, atılımı artar. Burada belirleyici faktörler alkole eşlik eden yetersiz beslenme, düşük vücut ağırlığı, karaciğer hasarı, kalsiyum emiliminin azalması, östrojen düzeylerinin düşmesidir.

Beslenmenin yetersiz olması: Kemik sağlığında beslenme önemli bir yer tutar. Özellikle aşağıdaki faktörler akılda tutulmalı ve dikkat edilmelidir.

*Mineraller: Kalsiyum, fosfor, magnezyum, çinko, mangan, bakır, boron, silika
*Vitaminler: D,C, K, B6, B12 ve folik asit
*Proteinler
*Esansiyel yağ asitleri

Çocukluk, gençlik ve hamilelik dönemlerinde kemik sağlığı için yeterli ve uygun beslenme alışkanlığı çok önemlidir.

Hormonlar: Doğal veya cerrahi olarak ortaya çıkan erken menopoz önemli bir risk faktörüdür. Erkeklerde testosteron yetersizliği de osteoporoza neden olur. Alkolizm ve anoreksia nervoza testosteron yetersizliğine katkıda bulunabilir. Doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron kombinasyonu içerirler ve her ikisi de kemik kütlesini artırabilir.

Osteoporoz oluştuktan sonra hem sağlıkla hem de çevreyle ilgili faktörler kırık riskini artırır. Kas zayıflığı, denge ve koordinasyon bozukluğu, düşme sırasında koruyucu reflekslerin yetersizliği, baş dönmesi, kısa süreli baygınlık atakları, bilinç kaybı, Parkinson hastalığı, görme bozukluğu, alkolizm, yorgunluk, ilaçlara bağlı halsizlik bu riskler arasındadır. Evde telefon ve diğer araçların kablolarının yerde gelişigüzel durması, halı saçakları, kaygan zeminler, tutunma yerlerinin olmaması ve yetersiz aydınlatma da çevresel olarak düşme riskine ve dolayısı ile kırık oluşumuna zemin hazırlayabilir. Osteoporoz ve kırık oluşumunu önlemek için risk faktörlerini en aza indirmeye çaba göstermemiz gerekir.